İçeriğe geç

Bilişselci kuram nedir ?

Bilişselci Kuram Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir Bakış

Bilişselci kuram nedir diye sormak, aslında insan davranışlarını anlamak için ne kadar çok derinlikli bir konuya daldığımızı fark etmekle eşdeğer. Bu kuram, insanların nasıl düşündüğünü, öğrendiğini ve çevrelerine nasıl tepki verdiklerini anlamamıza yardımcı olur. Ancak, bir kuramı anlamak, her zaman sadece akademik bir çerçeveye oturtmakla kalmaz, aynı zamanda günlük hayatta da nasıl işlediğini görmek önemlidir. İstanbul’da yaşayan biri olarak, sokakta gördüğüm sahneler, toplu taşımada karşılaştığım yüzler ve işyerimdeki etkileşimler, bilişselci kuramın toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.

Bilişselci Kuram ve İnsan Davranışı: Kafamızda Neler Oluyor?

Bilişselci kuram, insanların çevrelerinden aldığı bilgiyi nasıl işlediğini ve bu bilgiyi nasıl anlamlandırdığını açıklar. Yani, bizler sadece dış dünyadan gelen uyarıcılara tepki veren makineler değiliz. Aksine, bu uyarıcıları algılar, yorumlar ve buna göre tepkiler veririz. Bu süreç, toplumsal cinsiyet rolleri gibi daha büyük sosyal yapıları da etkileyebilir. Mesela, kadınların toplumsal cinsiyet normları çerçevesinde nasıl düşünüp davrandıklarına dair sosyal beklentiler, onların bilişsel işleyişlerini etkileyebilir.

Bir gün İstanbul’daki bir tramvayda, karşımdaki kadın ve erkek arasındaki etkileşimi gözlemlerken, bilişselci kuramın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettim. Kadın, adamın önünde dururken, adam ona neredeyse hiç bakmadan ayakta duruyordu. Bu durum, toplumda kadın ve erkeklerin ‘yerleşik’ zihinsel kalıplara göre nasıl birbirlerine yaklaşması gerektiğine dair belirli bir beklentiyi gösteriyordu. Kadın, toplumsal cinsiyet normlarından dolayı “verdiği yer” olarak, bilinçaltında bile olsa, daha çok kabul edilebilir ve nazik bir tavırla davranıyordu. Oysa erkek, güçlü bir figür olarak görülmekten yana, hem bu “yerleşik düşünme”ye dayanarak hem de toplumsal olarak ona dayatılan kalıplara uyuyordu.

Toplumsal Cinsiyet ve Bilişselci Kuram: İçsel Rol Modelleri

Bilişselci kuram, bireylerin toplumda hangi rolü üstlendiği ve bu rollere nasıl adapte olduklarıyla doğrudan ilişkilidir. Toplumsal cinsiyet kimliği, bireylerin kendilerini nasıl tanımladıklarıyla ilgili çok önemli bir faktördür ve bu kimlik, bilişsel süreçleri büyük ölçüde etkiler. Örneğin, toplumda erkeğin “güçlü, baskın ve duygusal olarak zayıf olmamalı” gibi beklentileri, erkeklerin bilişsel işleyişini etkiler. Onlar, çevrelerinden gelen bu baskılara tepki verirken, duygularını bastırmaya çalışabilirler.

İstanbul’daki toplu taşımada her gün gözlemlediğim bir başka sahne, bu durumu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Genç bir adam, yanındaki kadına, kadının eşyalarını taşırken yardım etmek yerine, sadece “benim yapmam gerekmiyor” diye düşünerek yerinden kalkmadı. Bu tavır, aslında sadece bir düşünce alışkanlığı değil, aynı zamanda bir toplumsal normun etkisiyle şekillenen bir davranıştı. Bilişselci kuram, bu tür davranışların, bireylerin toplumdaki yerleşik kurallara nasıl uyum sağladığını açıklarken, aynı zamanda bu kalıpların nasıl yeniden üretildiğini de gösteriyor.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: Bilişselci Kuramın Sosyal Etkisi

Toplumsal cinsiyetin yanı sıra, çeşitlilik ve sosyal adalet de bilişselci kuram açısından önemli bir yer tutar. İnsanlar, farklı kimliklere sahip gruplarla etkileşimde bulunurken, sıklıkla kendilerini daha fazla güvenli hissettikleri benzer gruplara yakınlaşma eğilimindedirler. Bu, bilişsel olarak daha az karmaşık ve daha “güvenli” bir dünya yaratır. Fakat bu durum, toplumsal adalet açısından sorunlar doğurur çünkü azınlık gruplarının dışlanması, onlar üzerinde psikolojik ve toplumsal baskılar yaratabilir.

Bilişselci kuram, toplumsal kimliklerin, bireylerin düşünme ve etkileşim biçimlerini nasıl şekillendirdiğini de vurgular. Mesela, bir sivil toplum kuruluşunda çalışırken, bazen toplumsal cinsiyet, ırk veya engellilik gibi konularda duyduğum önyargılar, bireylerin bilişsel süreçlerini nasıl engellediğine şahit oluyorum. Özellikle, bazı grup üyelerinin kendilerini “değerli” hissetme biçimleri, daha önce yaşadıkları dışlanmışlık veya ayrımcılıkla doğrudan ilişkilidir. Bu gibi grupların, bilişsel olarak bir adım geride kalmış hissetmeleri, onları toplumsal adalet açısından da mağdur hale getirebilir.

Bir gün, işyerinde, engelli bir arkadaşımın konuşmasına tanık oldum. Çevresindeki insanların ona karşı olan tutumları, aslında onların “bilişsel” kalıplarından kaynaklanıyordu. Herkes onun konuşmalarını yarım yamalak duyuyor ve içten içe “acıyordum” gibi bir düşünceyle yaklaşabiliyordu. Ancak, onun sözleri oldukça derindi ve toplumsal adalet için önemliydi. Bu durum, bilişselci kuramın önemini bir kez daha gözler önüne serdi; insanların “önyargılı” düşünceleri, bilişsel süreçlerini şekillendirirken, toplumda çeşitlilik ve eşitlik anlayışını engelliyor.

Sonuç: Bilişselci Kuramı Günlük Hayatta Nasıl Görüyoruz?

Bilişselci kuram nedir sorusuna, günlük hayatta sürekli karşılaştığımız örneklerle yanıt verebiliriz. İnsanların düşünce kalıpları, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi dinamiklerle şekilleniyor. İstanbul sokaklarında, toplu taşımada ya da işyerlerinde her gün tanık olduğumuz, küçük gibi görünen ama aslında çok büyük sosyal ve bilişsel etkiler yaratan sahneler, bu kuramın ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. Bizler, sadece çevremizdeki dünyaya tepki vermekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal yapıları, normları ve değerleri de bilişsel olarak işliyoruz. Bu yüzden, bilişselci kuramı anlamak, sadece bireysel bir yaklaşım değil, aynı zamanda daha adil ve eşit bir toplum yaratmak için önemli bir adımdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
bets10